Boşanma Sebepleri adlı yazımızda bahsedildiği üzere Türk Medeni Kanunu’nda beş farklı özel boşanma sebebi bulunmaktadır. Bunların dışında genel boşanma sebebi olan evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanma da bulunmaktadır. Yazımızda halk arasında şiddetli geçimsizlik olarak bilinen  genel boşanma sebebi olan ve Türk Medeni Kanunu madde 166’da düzenlenen boşanma sebebi olan ‘evlilik birliğinin sarsılması sebebi ile boşanma’ hakkında bilgi verilecektir.

 

GİRİŞ

 

Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinde düzenlenen ‘Evlilik Birliğinin Sarsılması Sebebi İle Boşanma’ hak arasında bilinen adı ile ‘şiddetli geçimsizlik’ sebebi ile boşanma genel boşanma sebebi olarak karşımıza çıkmaktadır. TMK 161-165 maddelerinde özel boşanma sebepleri sayılmıştır. Sayılan boşanma sebeplerinde daha önceden öngörülen ve kanun metninde yer alan evliliği sonlandırılma sebepleri sayılmış iken TMK madde 166’da özel olarak bir olgunun varlığı aranmamış gerekli şartların varlığı halinde boşanma davası açılabileceği öngörülmüştür.

Günlük hayatta daha önceden birlenemeyen binlerce vakıa ve hadise evlilik birliğini öyle bir noktaya getirir ki evlilik birliği temelinden sarsılır ve eşlerden ortak hayatı devam ettirmesi beklenemez bir hal alır. Genelde eşlerin kusurlu davranışları evliliği boşanma ile sonlandırmaya götürse de kimi zaman eşlerden birinin kusuru dahi olmasa evlilik birliği temelinden sarsılır. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması TMK madde 166/I-II’de düzenlenmiştir.

TMK madde 166/I-II;

Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir

Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.

Kanun madde başlığı, içeriği yargı kararları evlilik birliğinin sarsılması sebebi ile boşanma davası açabilmek için iki şartın var olması gerektiğini göstermektedir. Peki evlilik birliğinin sarsılması sebebi ile boşanma davası açmanın şartları nelerdir?

 

EVLİLİK BİRLİĞİNİN SARSILMASI SEBEBİ İLE BOŞANMA DAVASI AÇMANIN ŞARTLARI

 

Evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanma davası açabilmek için iki yasal şartın sağlamması gerekmetedir. Bunlar;

  • Evlilik birliğinin temelinden sarsılması
  • Eşlerden biri için ortak hayatın çekilmez hale gelmesi

 

 

  1. EVLİLİK BİRİLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI

 

Evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması, eşler arasında çok ciddi ve şiddetli bir geçimsizlik ve anlaşmazlık bulunması demektir. Bu durumda eşler arasında evliliği sürdürme hususunda ruh ve istek kalmamış,

Evlilik devam ederken gerçekleşen hadiseler çoğu zaman eşin kusuru sebebi ile meydana gelse de kusursuz olan eşin davranışları da evlilik birliğini temelden sarsabilir. Örneğin eşin geçirdiği kaza sonucu evlilik birliğinden doğan yükümlükleri yerine getiremeyecek olan eşe karşı da genel boşanma sebebi ile boşanma davası açılabilir.

Hangi davranışın evlilik birliğinin temelinden sarstığı önceden öngörmek neredeyse imkansızdır. Kanun koyucu bu sebeple genel bir tanım yaparak sadece evlilik birliğini temelinden sarsacak bir olayın varlığını aramıştır. Ancak somutlaştırmak adına sıklıkla rastlanılan birkaç sebep saymak gerekirse;

  • Eş tarafından gerçekleştirilen her türlü şiddet eylemi (psikolojik, ekonomik, sosyal, fiziksel vb.)
  • Eşe hakaret edilmesi
  • Evlilik birliğinden doğan yükümlülüklere riayet edilmemesi
  • Ev ve aile bireylerine karşı ilgisiz davranılması
  • Cinsel birliktelikten kaçınma, iktidarsızlık
  • Kumar alışkanlığı
  • Alkol bağımlılığı
  • Uyuşturucu kullanımı
  • Çocuklara karşı ilgisizlik ve masraflarına katılmama
  • Eşini başkalarının yanında küçük düşürme
  • Aile sırlarını üçüncü kişilere anlatma
  • Eşinden başkası ile ilişkide bulunduğu görünümünü yaratmak
  • Eşinden tiksinmek
  • Ameliyatlı olan eşi ile ilgilenmemek vb.

Görüldüğü gibi Yargıtay kararlarına yansımış binlerce hadise evlilik birliğinin temelinden sarsılması sonucunu doğurabilir. Eşlerin sosyal ve ekonomik yaşamları, yaşları, eğitimleri vb. unsurlar evlilik birliği içerisinde yaşanan olayları biricik yapmaktadır. Bu sebeple evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını iddia eden eşin (davacının) tüm hadise ve olayları ortaya koyarak evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını somutlaştırması gerekmektedir. Boşanma davası açıldığında ortaya konulan deliller ve tarafların durumlarını değerlendiren hakim yaşanan olaylar sebebiyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığına dair kanaate varması gerekmektedir.

 “…Yapılan soruşturma, toplanan delillerle davacının davalıyı atölyede zorla çalıştırmak istemesine karşın davalının davacıya, ulan, aptal, salak sözleriyle hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında müşterek hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir …” Y 2 HD, , 2002/4041 K.,  21.3.2002 T.

 

…Yapılan soruşturma, toplanan delillerle davalı karşılık davacı kadının, feragatle sonuçlanan boşanma davasından sonra da evlilik yaşamıyla bağdaşmayan yerlerde çalışmaya devam ettiği anlaşılmaktadır. O halde taraflar arasında müşterek hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir…” Yargıtay 2 H.D., 2009/15879 17.9.2009  T.

 

“…Yapılan soruşturma toplanan delillerle davalının bağımsız ev temin etmediği, ailesinin de davacıya karşı olumsuz davranışlar içine girdiği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcuttur…” Yargıtay 2 H.D., 2004/4273  5.4.2004 T.

 

“…davacı kocanın birlik görevlerini yerine getirmediği, sürekli alkol aldığı ve evin eşyalarını sattığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak  hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir…” Yargıtay 2 H.D., , 2009/14055 K.  14.7.2009 T.

 

“…davalının kazancını şans oyunlarına harcadığı, sürekli borçlandığı, birlik görevlerini yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Yargıtay 2 H.D.,, , 2004/13117 K. 4.11. 2004 T.

 

“…davalının davacının cebinden habersiz para aldığı ve ailesinin davacıyı darp etmesine seyirci kaldığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir… Yargıtay 2 H.D., 2008 /7407 E. 14.4.2008 T.

 

  1. EŞLERDEN BİRİ İÇİN ORTAK HAYATIN ÇEKİLMEZ HALE GELMESİ

 

Eşlerden biri için ortak hayatın çekilmez olması aslında genel bir şartın ötesinde evlilik birliğinin temelinden sarsılmasının şiddetine ilişkin bir şarttır. Evlilik birliği devam ederken eş tarafından sergilenen kusurlu veya kusura dayanmayan davranışlar evliliği öyle bir noktaya getirmiştir ki eşlerden biri için ortak hayat çekilmez olmuştur.

Eşler arasındaki her anlaşmazlık bu şiddette değildir, ortak hayatın çekilmez sayılabilmesi için evlilik birliğinde yaşananların, evlilik ilişkisinin doğasından kaynaklanan ve her ailede rastlanılan basit, hafif, hoş görülebilen ve geçici ufak tefek anlaşmazlıkların, gerginliklerin, dargınlıkların, kırgınlıkların ve sırf kapris olarak yapılan önemsiz davranışların, hayal kırıklıklarının üzerinde bir etki yaratmış olması gerekmektedir.

Diğer değinilmesi gereken bir husus eşler arasında gerçekten evliliği temelinden sarsan olaylar gerçekleşmiş olabilir. Ancak eşler yaşanan olayları sineye çekmiş, dava devam ederken beraber tatile çıkmış, aynı evde  karı-koca hayatına devam etmişler ise ortak hayatın eşler için çekilmez olmadığı sonucuna varılacak ve dava reddedilecektir. 

''...toplanan delillerden, boşanma davası açıldıktan sonra da, tarafların aynı evde birlikte yaşamaya devam ettikleri, aynı yatakta birlikte yattıkları, birlikte tatil yaptıkları ve pikniğe gittikleri anlaşılmaktadır. Boşanma davasına rağmen tarafların aynı evde birlikte yaşamaları, birlikte tatile gitmeleri ve piknik yapmaları, evlilik birliğinin temelinden sarsılmadığını, ortak hayatın sürdürülebilir olduğunu gösterir  Yargıtay 2. H.D., 2006/5230 K.   11. 4. 2006 T.

 

‘’…yapılan soruşturma, toplanan delillerle davacı- davalı kocanın eşine şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, kovduğu ve başka bir kadınla ilişkisinin bulunduğu davalı- davacı kadının ise güven sarsıcı davranışlar sergilediği, eşine hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir’’  (Yargıtay HGK  2010/2-745 E., 2011/27 K. 2. 2. 2011 T. )

‘’…davacının evlilik sırasında eşiyle olan anlaşmazlıkları nedeniyle intihara teşebbüs etmesi ve psikolojik olarak rahatsızlanması sonucu evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenemeyecek derecede temelinden sarsıldığı sonucuna varılmıştır’’  Yargıtay 2. HD., T. 7. 5. 2002, E. 2002/1532, K. 2002/6083 

 

Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Sebebi İle Boşanma Davasını Hangi Eş Açabilir?

 

Evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanma davasını eşlerden herhangi biri açabilir. Eşin tam kusurlu veya diğer eşten daha fazla kusurlu olmasının önünde boşanma davası açma adına bir engel bulunmamaktadır. Ancak davanın açılması davacı lehine boşanma kararı verileceği anlamına gelmemektedir.

Tam kusurlu olan eşin dava açması durumunda diğer eşe atfedilecek herhangi bir kusur yoksa ve davalı eş davaya itiraz ediyorsa dava reddedilecektir. Yargıtay’ın bu konudaki görüşü ise TMK madde 2’de yerini bulan ‘kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesi’’ ile şekillenmiş ve tam kusurlu eşin açacağı boşanma davasının reddedilmesi gerektiği şeklindedir.

Yargıtay’ın bu görüşünü örnek ile somutlaştırmak gerekirse evlilik birliğinden doğan tüm yükümlüklerini yerine getiren (kusuru bulunmayan) eşini aldatan, şiddet uygulayan (tam kusurlu) eşin açacağı boşanma davasının reddedilmesi gerekmektedir.

Kusurlu olan eşin açtığı boşanma davasının kabul edilebilmesi için davalı olan eşin az da olsa kusurunun aranması gerektiği ve bu kusurun da davacı eş tarafından ispatlanması gerektiği hususu Yargıtay’ın birçok kararıyla istikrar kazanmıştır.

Son olarak davalı eş açılan boşanma davasında itiraz etmiş olabilir. Ancak bu itiraz hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa hakim tarafından boşanmaya karar verilebilir.

…koca tanıklarının, kadınla ilgili beyan-ları başkalarından duyduklarına dayanmakta olup, sabit kabul edilemez. Bu nedenle, davalı-karşı davacı (kadın)'nın sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığına ilişkin bir delil bulunmadığı gibi, ihtar isteğinden sonra başkaca kusurlu bir davranışı da ispatlanamamıştır. Davacı-karşı davalı (koca)'nın ise, Almanya'daki evin kilidini değiştirerek eşini eve kabul etmediği ve "[…] bıraksın yakamı [...]" diyerek birlikte yaşamaktan kaçındığı toplanan delillerle gerçekleşmiştir. Bu halde, koca tamamen kusurlu olup, dava açmakta haklı değildir. Öyleyse kocanın boşanma davasının reddine, kadının karşı boşanma davasının kabulüyle tarafların boşanmalarına karar verilmesi gerekir   Yargıtay 2.HD.,  2011/11466 K. , T. 05. 07. 2011

 

…Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.  Yargıtay 2. HD.,   2011/17318  , T. 27. 10. 2011

 

…Boşanmaya karar verilebilmesi için, diğer tarafın az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdı. Ortak hayatı sürdürmelerinin taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsılması sonucunu doğuracak ve davalı kadına yüklenilecek az dahi olsa bir kusur ispatlanmadığından boşanma davasının reddine karar verilmelidir.  Yargıtay HGK., , 2013/1692 K.  T. 25. 12. 2013

 

‘’…Böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tama-men kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer (TMK m.2). Bu durumda anılan madde hükmüne göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olunması gerekmeyip daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır… ‘’ Yargıtay HGK., , 2017/2-2417 E., 2019/871 K.  T. 4. 7. 2019

 

Yargıtay’ın istikrarlı kararlarından da görüleceği üzere kusurlu olan eşin dava açma hakkı mevcuttur. Ancak yapılan yargılama sonucunda davalı olan eşe herhangi bir kusur atfedilmez ve davacı eşin kusurlu olduğu kanaatine varılırsa  dava reddedilecektir.

 

Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Sebebi İle Boşanma ’da Nafaka

 

Diğer boşanma davalarında olduğu gibi evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanma davası açıldığı zaman üç tür nafaka gündeme gelecektir.

  1. Tedbir Nafakası
  2. Yoksulluk Nafakası
  3. İştirak nafakası

Sayılan üç nafakanın da ayrı ayrı tanımlarına bakmak gerekir. Tedbir nafakası; boşanma davası devam ederken , dava süresi ile sınırlı olarak, nafaka borçlusun kusurlu olma şartının aranmadığı nafaka türüdür. Yoksulluk nafakası; boşanma hükmünün kesinleşmesi ile birlikte gündeme gelen boşanmada diğer eşten daha fazla kusuru bulunmayan eş lehine hükmedilebilecek süresiz bir nafaka türüdür. İştirak nafakası; müşterek çocukların ihtiyaçları için hükmedilen ve kusur şartının aranmadığı bir nafaka türüdür.

Tanımlardan görüleceği üzere yoksulluk nafakası konusu gündeme geldiğinde öncelikle kusur kavramına bakmak gerekir. Boşanmada hangi eş daha fazla kusurlu ise dava sonucunda yoksulluk  nafakası borçlusu olacağını -en basit tanımıyla- bekleyebiliriz Tedbir nafakası ve iştirak nafakası kusura bağlı olmaksızın hükmedilen bir nafaka türü olması sebebi ile boşanma davasının hangi neden ile açıldığının bir farkı olamayacaktır. Ancak evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile açılan boşanma davasında yoksulluk nafakası talep eden eşin talebinin kabul edilebilmesi için boşanmayla beraber yoksulluğa düşecek olması ve diğer eşin daha kusurlu olduğunu ispat etmesi gerekecektir.

 

Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Sebebi İle Boşanma ’da Tazminat

 

Boşanma davasının açılması ile birlikte tıpkı nafaka gibi tazminat da gündeme gelmektedir. Boşanmada tazminat TMK madde 174’te iki fıkra halinde düzenlenmiştir. İlk fıkrada maddi tazminat ikinci fıkrada ise manevi tazminat düzenlenmiştir.

TMK madde 174;

1-Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir.

2-Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.

Kanun maddesi ve yargı içtihatları kapsamında maddi tazminat talep edebilmek için birden fazla şartın birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu şartlar;

  • Evliliğin boşanma ile bitmesi
  • Tazminat talebinin varlığı
  • Diğer eşin daha kusurlu olması
  • Evlilikten doğan taleplerin boşanma sebebi ile zedelenmesi

Evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile Boşanma davası açıldığında dava dilekçesi veya cevap dilekçesi ile talep edilebileceği gibi boşanma hükmü kesinleştikten bir yıl içinde açılacak ayrı bir dava ile de talep edilebilir.

Nafaka düzenlenmesinde olduğu gibi maddi tazminata hükmedilebilmesi için kusur hususu ön plana çıkmaktadır. Tazminata hükmedilebilmesi için talep eden eşin diğer eşe göre daha az kusurlu olması gerekmektedir. Nafakadan farklı olarak eşlerin eşit kusurlu olması halinde ise tazminata hükmedilmez.

Manevi tazminat ise boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan eşin talep etmesi ve daha az kusurlu olması kaydıyla hükmedilen bir tazminat türüdür.

Sadece evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile açılan boşanma davasında değil diğer tüm davalarda kusurun belirlenmesi önemli bir rol oynamaktadır. Dava sonucunda hüküm altına alınan kusur oranları ile nafaka ve tazminat talepleri arasında çok sıkı bir bağ vardır. Bu sebeple evlilik birliğini temelinden sarsan olaylara ait delilleri mahkemeye sunarken dikkatli ve özenli bir çalışma gerektirmektedir.

 

YETKİLİ VE GÖREVLİ MAHKEME

 

Diğer boşanma davalarında olduğu gibi yetkili mahkeme eşlerden birinin yerleşim yeri veya eşlerin davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir. (TMK 167)

Şiddetli geçimsiziik nedeniyle açılacak boşanma davasında görevli mahkeme 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev Ve Yargılama Usullerine Dair Kanun gereğince ise Aile Mahkemesi’dir. Aile Mahkeme’sinin olmadığı yerlerde ise asliye hukuk mahkemesi davaya aile mahkemesi sıfatıyla bakacaktır.

 

Av. Alper Şeref GÜLER