Boşanma Sebepleri adlı yazımızda bahsedildiği üzere Türk Medeni Kanunu’nda beş farklı özel boşanma sebebi bulunmaktadır. Bunların dışında genel boşanma sebebi olan evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanma da bulunmaktadır. Yazımızda özel boşanma sebeplerinden olan ve Türk Medeni Kanunu madde 163’de düzenlenen boşanma sebebi olan ‘Suç İşleme Ve Haysiyetsiz Hayat Sürme’ incelenecektir.
GİRİŞ
Türk Medeni Kanunu’nun 163. maddesinde düzenlenen ‘Suç İşleme Ve Haysiyetsiz Hayat Sürme’ sebebi ile boşanma sebebi nısbi, kusura dayalı ve özel bir boşanma sebebidir. Bu boşanma sebebi nısbidir çünkü eşlerden birinin küçük düşürücü bir suç işlemesi halinde veya haysiyetsiz hayat sürmesi halinde boşanmaya karar verilmesi için boşanma davası açan eşin birlikte yaşamanın mümkün olmadığını ayrıca ispat etmesi gerekecektir. Eşlerden birinin kanunun saydığı seçimlik hareketlerden birini bilerek ve isteyerek gerçekleştirmesi ve bu fiillerin hukukun koruması altında olmaması sebebi ile fiilleri gerçekleştiren eşin kusurlu olması gerekir. Kanun sistematiğinde özel olarak ayrıca düzenlenmesi sebebi ile de özel boşanma sebebi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Madde başlığından da anlaşılacağı üzere eşlerden birinin TMK madde 163’ye dayanarak boşanma davası ikame edebilmesi için diğer eşin küçük düşürücü bir suç işlemesi veya haysiyetsiz bir hayat sürmesi gerekmektedir. İki ayrı hareket türünden herhangi birini gerçekleştiren eşe karşı TMK madde 163’ye dayanarak boşanma davası açılabilir. Ancak zina, hayata kast ve pek kötü muamele veya terk sebepleri ile ikame edilen boşanma davalarından farklı olarak TMK madde 163’ e dayanarak boşanma davası ikame edildiği takdirde ayrıca ortak hayatın çekilmez olduğunun da ispat edilmesi gereklidir.
Türk Medeni Kanunu madde 163;
’Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.
Madde metninden de görüleceği üzere aynı madde aslında iki ayrı boşanma sebebi düzenlenmiştir. Bunlar;
- Küçük Düşürücü Suç İşlemek
- Haysiyetsiz Hayat Sürmek
KÜÇÜK DÜŞÜRÜCÜ SUÇ İŞLEME SEBEBİ İLE BOŞANMA DAVASI
Türk Medeni Kanunu madde 163’te düzenlendiği üzere eşlerden birinin küçük düşürücü bir suç işlemesi halinde diğer eş boşanma davası açabilir. TMK madde 163’e dayanarak boşanma davası açabilmek eşin işlediği suçun küçük düşürücü bir suç olması gerekmektedir. Bir suçun küçük düşürücü olup olmamasının suç için öngörülen cezadan bağımsız olarak toplumdaki genel ahlak anlayışına göre hakim tarafından takdir edilir. Küçük düşürücü suç tabirini somutlaştırmak gerekirse Anayasa madde 76/2’ de sayılan yüz kızartıcı suç tanımı akıllara gelebilir. Anayasa madde 76/2’de sayılan zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi suçların yüz kızartıcı nitelikte olduğu Anayasa metninde yer almaktadır. Ancak küçük düşürücü suçlar bunlarla sınırlı değildir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin vermiş olduğu kararlara bakacak olursak ;
‘’Türk Medeni Kanununun 163. maddesi uyarınca kocanın adam öldürmesinin, davacı kadını küçük düşürücü bir suç olduğu, 25 yıl hapis cezasına mahkum edilip, cezanın da infazına başlandığı, bu haliyle işlenen suçun davacı kadın yönünden birlikte yaşamayı çekilmez hale getirdiği sabit olup, davanın kabulüne karar verilecek yerde, yazılı şekilde reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır.’’(2013/25910 E.)
‘Davalı, başkasını öldürmeye tam teşebbüs etmek suçundan 16 yıl ağır hapse mahkûm edilmiş olup, bunun … az önce açıklanan ilkeler karşısında yüz kızartıcı (terzil edici) suç olarak kabulü zorunludur’’(1983/4672 E.)
‘’Davalının, on iki yaşında bir kız çocuğuna cinsel tacizde bulunduğu, suçu sabit görülerek bundan dolayı ceza aldığı yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Mahkemece, “davalının bu suçu bir kere işlemiş olmasının tek başına boşanmaya neden olmayacağı vicdani kanaatine varıldığı, bu durumun evliliği diğer eş bakımından çekilmez hale getirdiğinin ispatlanması gerektiği, bu yolda delil getirilmediği” gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Dava Türk Medeni Kanununun 163'üncü maddesinde yer alan “küçük düşürücü suç işleme” sebebine dayanılarak açılmıştır. İşlenen suçun niteliğine göre davacının dava açması karşısında onunla birlikte yaşaması kendisinden beklenemeyeceği açık ve tartışmasızdır. Boşanma sebebi gerçekleşmiştir. Davanın kabulü gerekirken, isteğin reddi doğru görülmemiştir’’(2014/20560 E.)
‘’Kadının tarlada çalışırken işçilerden birisinin heybesinden çorap çaldığı sübuta ermiş mahkemece de olayın varlığı kabul edilmiş olmakla beraber dava reddedilmiştir. … Kadının hırsızlık suçu işlemesinden ötürü tarafların boşanmalarına karar verilmesi zorunludur’’. (1973/877 E.)
‘’Toplanan delillerden davalı kocanın 1984 yılından beri suç işleyip, belli aralıklarla hapishaneye girip çıktığı, son olarak 5.7.2005 tarihinde uyuşturucu ticareti yapmak suçundan 12 yıl hapis cezasına mahkum edilip, cezanın da infazına başlandığı, bu haliyle işlenen suçun davacı kadın yönünden birlikte yaşamayı çekilmez hale getirdiği sabit olup, davanın kabulüne karar verilecek yerde, yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır.’’ (2009/1300 E.)
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin vermiş olduğu kararlarda da görüleceği üzere; hırsızlık, yağma, şantaj, cinsel suçlar, kasten öldürme, uyuşturucu madde ticareti yapmak gibi suçlar küçük düşürücü suç olarak tanımlanmıştır. Değindiğimiz üzere dava konusu yapılan suç, hakim tarafından tarafların sosyo ekonomik durumları ve yaşanılan toplum açısından değerlendirmeye tabi tutularak yüz kızartıcı olup olmadığı konusunda karar verilecektir.
Küçük düşürücü suç işlemek ve haysiyetsiz hayat sürme kusura dayalı bir boşanma sebebi olması sebebi ile kusur yeteneği bulunmayan eşin suç işlemesi halinde TMK madde 163’ e dayanarak boşanma davası açmak mümkün olmayacaktır. Bu sebeple taksirle işlenen suçların bu maddeye dayanarak boşanma davasına konu edilmemesi gerektiği kanaatindeyiz.
Son olarak eşin küçük düşürücü suç işlemesi sebebi ile boşanma davası açılması için eş hakkında ceza soruşturması veya kovuşturması yürütülüyor olması gerekmez. Örneğin eşin şikayete tabi bir suç işlemesi ve hakkında şikayetçi olunmaması halinde de TMK madde 163’e göre boşanma davası açmak mümkünüdür. Suçun uzlaştırmaya tabi olmasının, ceza yargılaması sonucunda adli para cezasının verilmesinin, hapis cezanın ertelenmesinin veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının ‘Küçük Düşürücü Suç İşleme’ sebebi boşanma davası açmaya etkisi bulunmamaktadır.
HAYSİYETSİZ HAYAT SÜRME SEBEBİ İLE BOŞANMA DAVASI
Türk Medeni Kanunu madde 163’te ‘Küçük Düşürücü Suç İşlemenin’ yanında da ‘Haysiyetsiz Hayat Sürme’ boşanma sebebi olarak düzenlenmiştir. Buna göre Yargıtay uygulamalarından yola çıkarak yapacağımız bir tanımda ; toplumun genel değer yargıları ve ahlak anlayışıyla çatışan, kararlılık ve süreklilik arz eden, bir hayat biçimi haline gelmiş olumsuz nitelikte davranışlar bütünü olarak tanımlamak mümkündür.
Madde metni ve yerleşik yargı uyguları haysiyetsiz hayat sürmenin bir defaya mahsus olmayan süreklilik arz eden davranışlar olması gerektiğini göstermektedir. Bir kereye mahsus olarak gerçekleştirilen haysiyetsiz hareketler bu davanın konusu yapılamamalıdır. Eşin karşı cinsle kamuya açık alanlarda el ele tutuşması sinemaya gitmesi gibi zina boyutuna varmayan aşıkane ilişkiler sergilemesi haysiyetsiz hayat sürmeye örnek verilebilir. Hangi davranışların haysiyetsiz olduğuna taraflarca getirilen delillere bakarak hakim karar verecektir.
Değinilmesi gereken diğer bir husus haysiyetsiz hayat sürmenin evlilik birliğinin kurulmasından sonra devam ediyor olmasıdır. Evlilik birliğinden önce gerçekleşen davranışları diğer eş bilmiyorsa ve evlilik birliği içinde eş haysiyetsiz bir hayat sürmüyorsa TMK madde 163’e göre değil TMK madde 166 ya göre boşanma davası açılmalıdır.
Genel bir çerçeve çizmek adına kumarbazlık, genelev işletme, uyuşturucu madde bağımlılığı, ekonomik durumun iyi olmasına rağmen dilenmek gibi eylemler haysiyetsiz hayat sürmeye örnek gösterilebilir. Ancak uygulama ve Yargıtay içtihatlarına bakıldığında ‘Zina’ sebebi ile boşanma davası açmaya yetecek nitelikte elde delil bulunmadığı takdirde sadakatsizlik içeren eylemler haysiyetsiz hayat sürme kapsamında değerlendirilmektedir.
Son olarak belirtmekte fayda olacağını düşündüğümüz bir diğer husus ise eşin kusur yeteneğinin bulunması halidir. Eşin silah zoru altında fuhuş yapıyor olması halinde haysiyetsiz bir hayat sürdüğünden bahsetmek mümkün olmayacaktır. Burada sergilediği davranışlar kendi iradesinin dışında cereyan ettiğinden dolayı TMK 163 kapsamında boşanma davası konu edilemeyecektir.
BİRLİKTE YAŞAMANIN DİĞER EŞTEN BEKLENEMEZ HALE GELMESİ
Türk Medeni Kanunu madde 163’ te düzenlendiği üzere eşlerden birinin yalnızca küçük düşürücü bir suç işlemesi veya haysiyet bir hayat sürmesi boşanma kararı verilebilmesi için tek başına yeterli değildir. İşlenen küçük düşürücü suç veya sürülen haysiyetsiz yaşam evliliği öyle bir noktaya getirmiş olmalıdır ki; boşanmayı talep eden eş için evlilik çekilmez hale gelmiştir. Evliliği devam ettirmenin eşten beklenmeyeceğini davacı eşin ayrıca ispat etmesi gerekmektedir.
Ancak boşanmayı talep eden eşten birlikte yaşamının çekilmez hale gelmesini ispat etmesi her zaman gerekmez. Örneğin haysiyetsiz hayat süren eşin davranışları öyle bir boyuta gelmiştir ki hakim araştırılacak başkaca bir hususun kalmadığına kanaat getirecektir.
DAVA HAKKINI DÜŞÜREN DURUMLAR
Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenen zina ve hayata kast pek kötü muamele sebebi ile açılan boşanma davalarının aksine af kurumu TMK madde 163’te yerini bulan suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme boşanma sebebinde yer almamaktadır. Affeden eşin dava hakkı yoktur şeklinde bir düzenleme bu boşanma sebebinde yoktur.
Ancak dikkat edilmesi gereken husus suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme sebebi ile açılan davalarda birlikte yaşamanın eşten beklenemeyecek hale gelmesinin de ispatlanması gerekmektedir. Bu sebeple her ne kadar maddede affın dava hakkını düşüreceğinden bahsedilmemiş ise de affeden eş tarafından eveliliğin çekilmez bir hal almadığına işaret edecektir.
Diğer bir husus dava hakkı olan eşin bu hakkını belirli bir süre içinde kullanmadığı takdirde dava hakkının düşüp düşmeyeceğidir. Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme sebebi ile açılacak boşanma davalarda herhangi bir hak düşürücü süre öngörülmemiştir. Ancak gerek uygulama gerek Yargıtay kararlarında karşılaşıldığı üzere uzun bir süre boyunca işlenilen suçu ve sürülen haysiyetsiz hayatı dava konusu yapmayan eşin bu hadiseleri evlilik birliği için çekilmez hale getirmediği yorumu ile karşılaşması mümkündür. Bu sebeple makul bir süre içinde dava açmasında fayda olacaktır.
Özetle suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme sebepleri ile açılan boşanma davalarında eşin affetmesi veya belli bir süre dava açmaması dava hakkına ortadan kaldırmaz ancak bu sebeple açılan boşanma davalarında eşten ortak yaşamı devam ettiremeyeceğinin de ispatlanması gerekeceğinden affetme veya uzun süre dava hakkını kullanılmaması halinde ortak hayatın eş için çekilmez olmadığı yorumu ile karşılaşılma ihtimali mevcuttur.
YETKİLİ VE GÖREVLİ MAHKEME
Diğer boşanma davalarında olduğu gibi yetkili mahkeme eşlerden birinin yerleşim yeri veya eşlerin davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir. (TMK 167)
Görevli mahkeme ise Aile Mahkemesi’dir. Aile Mahkeme’sinin olmadığı yerlerde ise asliye hukuk mahkemesi davaya aile mahkemesi sıfatıyla bakacaktır.
Av. Alper Şeref GÜLER